Sempatik Sinir Sistemi Nedir?
Sempatik sinir sistemi, otomatik olarak çalışan, üzerine düşünmemizi gerektirmeyen otomatik işlevlerden sorumlu otonom sinir sisteminin bir parçasıdır. Sempatik sinir sistemi özellikle kendimizi tehlikede hissettiğimizde ve stres altındayken çalıştığı rolü ile bilinir. Stresli durumlarda sempatik sinir sistemi kalp atış hızını arttırarak, vücudun bölgelerine oksijen göndererek, tehlike sırasında kendimizi korumamızı sağlar. Bu rol kısaca savaş veya kaç rolü olarak da adlandırılır. Çünkü stres sempatik sinir sistemimizi uyarır ve böylelikle sempatik sinir sisteminin vücuttaki rolünü uygulaması sonrasında hissettiğimiz adrenalin ile göz bebeklerimizde büyüme, kalp atış hızımızda artış, akciğerdeki hava kaslarının gevşemesi, sindirim sisteminin yavaşlaması, karaciğerde enerji depolanması gibi etkiler sayesinde daha hızlı düşünür, daha hızlı hareket eder ve böylece dayanıklılığımız ve gücümüz tehlike karşısında artar.
Parasempatik Sinir Sistemi Nedir?
Parasempatik sinir sistemi ise sempatik sinir sisteminin tam tersi role sahiptir. Sempatik sinir sistemimiz vücudu tetiklerken, parasempatik sinir sistemi ise tetiklenme sonrasında vücudu rahatlatır. Böylelikle bu iki sinir sistemi birlikte ve dengede çalışırlar. Böylelikle parasempatik sinir sisteminin rolünü dinlen ve sindir veya beslen ve üre olarak tanımlayabiliriz. Çünkü parasempatik sinir sistemi içerisinde, cinsel uyarılma, tükürük salgılama, gözyaşı salgılama, sindirim ve boşaltım gibi görevler vardır.
Psikojenik Ağrı Nedir?
Bazı zamanlarda gün içerisindeki stres seviyemiz artar ve böylelikle sempatik sinir sistemimiz gereğinden fazla çalışmaya başlar. Bu noktada vücut daha fazla stres üretir ve sempatik sinir sistemimizin fazla çalışması, parasempatik sinir sistemimizin de görevini etkileyerek sinir sistemimiz arasında dengesizlik oluşturur. Bu durumda gereksiz yere çalışan sempatik sinir sistemi ve görevini yerine getiremeyen parasempatik sinir sistemi vücudumuzda bazı ağrılara ve nedeni belirlenemeyen hastalıklara sebep olabilir. Ayrıca sempatik sinir sisteminin fazla çalışması durumunda bağışıklık sistemimiz zayıflar ve bu da bizi hastalıklara daha açık yapar. Bu noktada psikojenik ağrılar devreye girebilir. Psikojenik ağrı nedir sorusuna verilebilecek en iyi cevap; genellikle karın, baş, regl, boyun ve omuz, kol ve bacak ağrısı şeklinde kendini gösteren, stres düzeyimizin ve psikolojik iyi oluşumuzun bozulması nedeniyle kendini gösterebilen ağrılardır. Bu noktada bu psikojenik ağrıların sebebi zihinsel yorgunluğumuzun fizyolojik olarak dışa vurumu, sinir sistemimizin psikolojik nedenlerden dolayı görevini doğru bir şekilde yapamaması olarak da tanımlanabilir.
Ağrıların Psikolojik Nedenleri
Psikojenik ağrıların varlığı bize ağrılarımızın nedeniniz her zaman fizyolojik sağlığımız değil, bazı zamanlarda psikolojik sağlığımızın da önemini hatırlatır. Bu noktada ağrıların psikolojik nedenlerini araştırmak, bu ağrılar için bir çözüm yolu olabilir. Ağrıların psikolojik nedenleri şu şekilde sıralanabilir;
-Stres
-Uyku düzeninde bozulma
-Duyguların bastırılması ve yeterince dışa vurulmaması
-Yas tutmak
-Yeterince dinlenememek
-Fiziksel aktiviteden kaçınmak
-Travmalar
Duyguların Bedene Yansıması
Duyguların bedene yansıması, duyguları fiziksel olarak deneyimlemek ve şekillendirmek, psikoloji alanında özellikle terapi tekniklerinde ve mindfulnes pratiklerinde son yıllarda sıkça uygulanan bir teknik olarak karşımıza çıkıyor. Peki duyguların bedene yansıması neden bu kadar önemli? Çünkü pozitif veya negatif olarak tanımladığımız duyguları deneyimlemek hepimizin birer ihtiyacı ve bu duyguları bastırmadan yaşamak psikolojik iyi oluşumuz için oldukça önemli. Fakat bazı zamanlar bazı duyguları daha yoğun ve sıklıkla deneyimlediğimizde özellikle sinir sistemimiz açısından bedenimiz ve zihnimiz yorulabiliyor. Bu noktada deneyimlenen duyguyu fiziksel bir şekilde canlandırmak, bu duyguyu bedenin hangi bölgesinde ve ne şekilde hissettiğimizi kendimize sormak hem duygularımızın yoğunluğunu anlamak hem bu duyguları sağlıklı bir şekilde yaşamak için önemli bir yol olabiliyor. Bu deneyimleme şekli özellikle psikojenik ağrıların daha iyi anlaşılması ve tedavi edilmesi için de bir yol haritası sunuyor. Bu nedenle meditasyon pratikleri psikojenik ağrıların tedavisinde karşımıza sıklıkla çıkan alternatiflerden biri. Günde 10 dakikanızı ayırarak bir meditasyon pratiği deneyimleyebilir, duygularınızın bedeninize nasıl yansıdığını daha iyi anlayabilir ve psikojenik ağrılarının temeline inebilirsiniz.
Meditasyon pratikleri için Innerjoy’u Google Play ve Apple Store’dan indirebilirsin!