Hepimiz bazen olumsuz düşüncelere kapılabiliyor ve bu sebeple üzgün, karamsar ya da şüpheci hissedebiliyoruz. Peki ya sürekli olarak olumsuz düşüncelere odaklanıp en kötüsünü düşünüyorsak?
Hiç gün içinde yaşadığın ufak olumsuz bir deneyimin gün boyu aklına takıldığı oldu mu? Ya da bir zamanlar maruz kaldığın kötü bir davranışı bugün yaşamışçasına hatırladığın? Örneğin yaptığın bir konuşma esnasında ağzından çıkan yanlış bir kelime ya da güzel geçen bir güne rağmen o gün aldığın olumsuz bir yorum…
Beynimizdeki ‘Negatif Eğilim’ (negativity bias)
Aslında hepimiz olaylar karşısında en kötüsünü düşünmeye ve olumsuz olana odaklanmaya eğilimliyiz. Beynimizin ufak olumsuz deneyimlere karşı gösterdiği aşırı duyarlılık negatif eğilim (negativity bias) olarak adlandırılıyor. Negatif eğilim, yaşadığımız birçok olay içerisinde olumsuz olanları hatırlamaya daha yatkın olmamız şeklinde açıklanabilir. Olumsuz duygu ve uyaranlar karşısında beynimizde yer alan başta korku olmak üzere duygusal tepkilerimizi kontrol eden ‘amigdala’ aktif hale gelir. Böylece, olumsuz olaylara odaklanmamız evrimsel bir fonksiyon olarak tehlikelere karşı tetikte olmamızı ve hayatta kalmamızı sağlar. Ancak, her ne kadar bu eğilim hayatta kalmamızı sağlasa da günümüz modern dünyasında faydadan çok zarara neden olabilir.
Özellikle kafamızda dönen düşünceler, eleştirel ve olumsuz içsel sesimizi de hesaba katarsak gün içinde olumsuz anlara takılı kaldığın sürenin artması yaşadığın pozitif anların ve olumlu duygularının farkına varmana engel olabilir. Olumsuz duygu ve uyaranlar sebebiyle maruz kaldığımız stres seviyesi arttığındaysa, stres kaynaklı fiziksel ve psikolojik problemler yaşayabiliriz.
Peki olumsuz düşünmeyi engelleyebilir miyiz?
Pozitif düşünce nedir?
Kötü olaylar karşısında muhakkak birisi tarafından “pozitif düşün, iyiye odaklan” denildiğini duyarız. Pozitif bir düşünce yapısı sahip olduğumuz negatif eğilimi dengelemek için önemlidir. Peki, pozitif düşünmek gerçekten ne anlama geliyor?
Pozitif düşünce veya iyimser tutum, herhangi bir durumda iyiye odaklanma pratiğidir. Fakat, bu gerçeği görmezden gelmek veya sorunları hafife almak demek değildir; pozitif düşünce hayattaki iyi ve kötü her şeye işlerin iyi gideceği beklentisiyle yaklaşmamız anlamına gelir.
Pozitif Psikoloji ve Olumlu Düşünme
Pozitif psikolojinin önemli isimlerinden biri olan Prof. Barbara Fredrickson “Genişlet ve İnşa Et Teorisi” (the Broaden-and-Build Theory)’nde pozitif duyguların kişinin farkındalığını artırdığını ve yeni düşünce ve davranışları teşvik ettiğini belirtiyor. Bu teoriye göre, öfke ve korku anlarında verdiğimiz kısıtlı tepkiler olumlu düşündüğümüz zaman genişliyor ve çeşitleniyor. Yani olaylara dair farklı alternatiflerin bulunduğunu fark etmek, aslında pozitif düşüncenin getirdiği zihinle büyük resmi görebilmek, olaylar karşısında daha esnek ve yaratıcı tepkiler vermemizi sağlıyor. Özetle, pozitif düşünmek zihnimizde düşünce ve eylem için yeni yollar açıyor ve olaylara farklı bir boyuttan bakabilmemizi sağlıyor.
Olumlu düşünmenin faydaları
Olumlu düşünmek fiziksel ve zihinsel sağlığımız üzerinde büyük bir etkiye sahip. Yapılan birçok araştırma daha olumlu bir düşünce yapısına sahip olmanın stres yönetimine yardımcı olurken kalp rahatsızlıkları, kanser, depresyon gibi önemli pek çok sağlık problemi riskini de düşürdüğünü gösteriyor.
Genel olarak olumlu düşünmek psikolojik ve fiziksel olarak daha iyi bir oluş hali (well-being) sağlarken daha uzun ve kaliteli bir yaşamı da beraberinde getiriyor.
Nasıl pozitif düşünebiliriz? Meditasyon ve olumlu düşünmeyi artırmak
Pozitif düşünce genelde kendimizle pozitif konuşmayla başlar. Eğer aklından geçen düşüncelerin çoğu negatifse hayata bakış açın daha karamsar olabilir. Ancak, bunu değiştirmek mümkün. Çünkü pozitif düşünmek aslında öğrenilebilir bir yaklaşımdır. Bu her ne kadar pratik ve zaman alsa da negatif düşünceleri tersine çevirmek için etkisi kanıtlanmış bu 4 bilimsel tekniği deneyebilirsin:
1. Olumsuz düşüncelerini yeniden yapılandır.
Negatif duygular, içinde bulunduğumuz durumdan daha çok bizim o duruma dair düşündüklerimiz ve hissettiklerimiz ile alakalıdır. Olumsuz iç sesimizin düşüncelerimiz üzerinde yarattığı etkiyi fark etmek, hislerimizi ve düşünce kalıplarımızı yeniden şekillendirmek olaylara olan bakış açımızda fark yaratabilir.
Bu yeni bakış açısıyla kendinle olumlu konuşmaya başlayarak olumsuz düşüncelerini tersine çevirmeyi dene.
2. Güçlü yönlerine odaklan.
Bir hafta boyunca her gün yaratıcılık, nezaket, disiplin gibi güçlü yönlerinden birini düşünüp yazabilirsin. Bu yönünü o gün farklı şekillerde kullanmayı planla ve bunu uygulamaya geçir. Bir çalışmada bu tekniği uygulayan kişilerin haftanın sonunda mutluluklarının arttığı ve depresyon belirtilerinin azaldığı görülüyor.
3. Şükrettiğin şeyleri bir yere not al.
Araştırmalar gösteriyor ki olan şeyleri olduğu şekliyle kabullenebilmek ve minnetar olduğumuz, varlığı için şükür duyduğumuz şeyleri yazmak iyimserliğimizi artırıyor. Dolayısıyla, her gün şükran günlüğü tutmak veya zor zamanlar geçirdiğinde minnettar olduğun şeylerin bir listesini yapmak olumlu kalmana yardımcı olabilir.
4. Meditasyon yap.
Negatif düşüncelerinin yoğunlaştığı ve şüpheye düştüğün anlarda derin bir nefes alıp meditasyon yapabilirsin. Meditasyon yapmak zihni sakinleştirirken stresi azaltır ve duygu ve düşüncelerini açık bir zihinle gözlemlemene yardımcı olur. Yapılan bir araştırmaya göre, meditasyon yapmak kişisel kaynaklar oluşturmak için gereken olumlu duyguları oluşturmaya yardımcı oluyor ve pozitif kalmamıza katkıda bulunuyor.